Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2009 Pazar

'Yorum'

Ece'nin doğumuyla başlayan, bir kitabı bazen haftalarca oradan oraya süründürerek bitirebilme döneminden sonra, bir anda üç kitap bitirebilmenin sevindirikliğini paylaşmıştım,kitapların blog dünyasında ve nette pek meşhur ve değinilmiş oldumasından -ve o günki ruh halimden- dolayı yorumlamak gelmemişti içimden,şimdi Ece uyudu çizittireyim üç beş şey dedim..


Anne iş'te kitabını geçen sene almış idim:)Sene-i devriye olmadan el atabildim..Aslında kitap genel olarak çocuklarla doğru iletişim üzerine..Yani öyle çalışan anneye bir dolu öneri içeren bir kitap gibi değil-bence- ..Ya da ben öyle hayal ediyodum da öyle çıkmadı diyeyim..Çalışan annenin kapacağı çok güzel noktalar da var elbet;

*çocuğa işe giderken -başlangıç aşamasında özellikle- mutlaka açıklama yapmak,gidip geleceğini,gitmesi gerektiğini anlatmak,mutlaka vedalaşarak çıkmak,uykudaysa uyandırmamak! ama uyku vakitlerini ona göre ayarlamak..

*eve geldikten sonra sadece ve sadece onunla iletişim halinde -ruhen ve bedenen- olacağınız bir zaman dilimi yaratmak -hani kaliteli zaman dedikleri-

*eve geldikten sonra bebeğin bakım ve beslenme işlerini bizzat yapmak (daha çok aile büyükleri tarafından bakılan bebekler için önemli)

*işe gidişi vicdan olayına döndürmemek,bebeğin sizin yokluğunuzda bağlandığı kişiye olan bu bağlılığından kaygı duymamak ve bebeğe bakan kişiyi -bebek için güveni temsil eden o yüzü- değiştirmemek..

aklımda kalan güzel noktalar..Bazı yerler,bazı fikirler çok sık tekrarlanmış,ama genel olarak dili sıkmayan sade ve akıcı..Hala çalışıp okumayan varsa tavsiye olunur..



Bu kitabı da tavsiye edilmeseydi hiç okumazdım heralde..İçinde sanat geçen başlıklara pek uzağım..Terazi burcuymuşum,sanatçı kişilikmişim küllüm yalan,sanatla tek ilişkim bir buçuk yıl aldığım ve devam ettiremediğim kanun dersinden ibaret..İlkokulda 4 olan tek notumdu Resim ve işeğitimi:P Öncelikle kitabın genel verdiği mantığın çok güzel ama uygulama kısmının biraz fazlaca profosyonel olduğunu söylemeliyim..Yazar çocuklarda sanat (özellikle resim ) eğitiminin nasıl olması gerektiği konusunu fazlaca detaylandırmış,tek renkle başlayıp diğer renklere sırayla nasıl geçileceği,hangi malzemenin hangi dönemde kullanılacağı ve ne tür çalışmalar yaptırabileceği konusu,yani teknik kısım oldukça ayrıntı..Resim öğretmenlerinin ancak uygulayabileceği cinsten..

Ama sanata genel bakış ve çocuklardaki sanatı ve doğal olarak yaratıcılığı engellememek için dikkat edilmesi gerekenler çok güzel anlatılmış..Mesela 'çocuğunuzun yaratıcılığını öldürmek istiyorsanız eline küçük yaşta boyama kitapları verin' gibi bir anafikir var bir yerde..Nasıl yani dedim,hani pek yararlıdır,sınırlı boyamadır,el-göz koordinasyonu filan..Yok,üç buçuk yaşına kadar çizilmiş resimleri boyamaları,sizin istediğiniz bir objenin resmini yapması,ya da onun yaptığı resimlerin bir nesneye benzetilip temalandırılmaya çalışılması,onun yanına oturup bir nesnenin fotoğrafını yapmanız ve ona göstermeniz yaratıcılığa ve sanat isteğine büyük bir darbe yazara göre..

Kitabı okurken hep ilkokul çocuklarının ve bittabiiki kendimin doğa resimleri geldi aklıma..Hadi doğa resmi yapalım der öğretmen..Tüm sınıf eline kahverengi boyayı alır önce..İki üçgene benzer şekil kağıdın üst kısmına,ortasında güneş ve mutlaka ama mutlaka o iki dağın arasından akan nehir..Bir iki ağaç ve kırmızı çatılı bir ev de kondurdum mu al sana doğa..Ve sonuç:Resim yapmaya bir dönemden sonra uyuz olan öğrenciler..Çok kabiliyetli olabilirdim,harcadılar beni:P

Ve aylar önce okuduğum 'Annelik Sanatı' (M.Montessori) kitabının diğer tercümesini (Çocuk Eğitimi) okudum yine..Blogları takip edenler kitabı çok duymuşlardır ve çoğu okumuşlardır..Çok özetlendi..En iyi özetlemelerden biri bu yazı idi...Kesinlikle ikinci okuduğum tercüme çok daha iyiydi..



Ve şu anda elimdeki kitap..Türkçe kaynağın az olduğu bir alanda yazılan kapsamlıca kitaplardan biri...Bu kitapta özellikle -farklı olarak- materyallere ve uygulanışına çok yer verilmiş..Hepsinin ayrı ayrı anlatımı var..Henüz yarılamadım kitabı,ilk yarısında Montessori'nin hayatına,felsefenin ortaya çıkışına kapsamlıca yer verilmiş olduğu için biraz sıkıcı,ama (2-3 yaş sonrası)etkinlikler kısmı için sürekli el altında bulunudurulabilecek bir kitap..


Okumak,bilmek güzel,öğrenmek heyecan verici,elifi elifine uygulamalıyım diye kasmak ise hayatı zorlayıcı,ilişkiyi kısıtlayıcı bence..Çünkü siz öğrenmeye çalışırken o 'büyüyor' bi tarafta..'Dur bi dakka büyüme de şu konuyu da öğreneyim' deme şansı yok..Bazen çok hazırlıksız yakalanmışım gibi geliyor anneliğe..Ama sonra 'annelik'in hazırlığı yok diye düşünüyorum..O öğrenme için en gerekli olan 'güdülenmişlik düzeyi' var ya,çocuğunuz olmadan ona sahip olamıyorsunuz çocuk bakımı ve eğitimi konusu için..Anne olunca bakımından beslenmesine, sağlığından eğitimine herşeyi öğrenmeye aç oluyor insan..Algılar hep o yönde çalışıyor sanki..Öğrenmeye ve uygulamaya çalışmak onu ihmal etmeden,kendini de strese sokmadan..O 'denge' çok önemli,tutturması çok zor..Öğrenebildiklerime ters düşmeden ve onu engellemeden büyütebilmeyi diliyorum ben sadece...

Sevgiler bizden..

7 Mart 2009 Cumartesi

Bir Kitap&Hatırlattıkları&Düşündürdükleri

Bu aralar bloglarda da çokça adına rastladığım bir kitap..Haftalardır sürünüyodu elimde ordan oraya..Kısıtlı zamanlarda okunabilmek üzre evin muhtelif yerlerini gezdi kendisi..Zaten öyle okunup kenara konabilecek bir kitap değil..Ara ara bakmalı çocuk büyütürken..

'Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir?'(Tim Seldin) Böyle iddialı kitap isimlerini sevmiyorum aslında..Neye göre harika?Kime göre harika? Ama çeviriyi yaptıran yayınevi böyle uygun görmüş heralde başlığı..İçindeki bilgiler 'kendine güvenen çocuk nasıl yetiştirlir'le ilgili daha çok..Montessori metodunu baz alarak bebeklikten 5-6 yaşlarına kadar çocuğumuzu yetiştirirken onun zaten içinde var olan öğrenme güdüsünü nasıl destekleyebileceğimizi anlatmış..Daha çok 2-5 yaş arasını kapsayan aktivite örnekleri vermiş..Bebeklik(0-1 yaş) dönemiyle ilgili olarak iki şeyin üzerinde çok durmuş:
1.Bebekle anne arasında ilk günlerden itibaren kurulacak bağın maksimum iletişimle kuvvetlendirilmesi:Aslında her bebek bakım kitabında vurgulanan bebekle her daim konuşmak,şarkılar söylemek,masallar anlatmak..
2.Bebek dostu ev dekorasyonu ile bebeğin hareketlerini kısıtlamadan özgür ortamlar oluşturarak keşfetmesine destek.

Aslında kitaptaki etkinliklerin hiçbirinde 'a ben neden düşünmedim bunu' demiyorsunuz..Etkinlikler çok tanıdık,bildik..Çoğu ailede yaşanılan gibi..Belki biraz 'farkındalığı arttıyor' okumak..Mesela 'bebek için mama sandalyesinde,anakucağında,yürüteçte geçirdiği her dakikanın bir kayıp' olduğunu söylüyor bir yerde..Çünkü bebek hareket edebildiğince,keşfedebildiğince öğrenir..Gün içerisinde hatırlanması gereken bir ayrıntı heralde..
Neyse amacım kitabı tanıtmak değildi aslında, hatırlattıkları var..

Montessori'yi duyunca aklıma Ünv.4.sınıftaki 'eğitim felsefesi' dersinin final sorusu geldi:'Montessori'nin eğitime yaklaşımında ödül ve cazaya yer vermemesi hangi görüşlerine dayanmaktadır?'(Ben o derste yoktum..Vallahi de kaçırmışım, sıklıkla uykuya yenik düşüp saatimi bidaha bidaha ileri aldığım sabah derslerine denk gelmiş olmalı..)Montessori ismini hafızama hatırlatamadım sınavda ama ödül ve ceza konusunda Rousseau'dan girdim Maslow'un kişilik teorisinden çıktım..Geçtim gitti..

Üniversite yıllarında eğitimin nasıl olması gerektiği konusunda birsürü felsefe öğrendik..Günümüzde en çok kabul göreni ise 'çocuk merkezli öğrenme' biçimi..Montessori metodu da bunu savunuyor..(Yok bu konunun uzmanı değilim tabi..Amacım bilgilendirmek değil zaten..Zira ben de yeni yeni bilgileniyorum.Sevgili Esra'nın kurduğu mail grubu ve bu grubun bloğu bu konu için güzel bir kaynak.Zira Türkçe kaynak sıkıntısı var Montessori Metodu ile ilgili..Çevirilen kitapların da baskıları yok malesef)'Çocuğu zorlama yerine çocuğun öğrenme zevkini kendi kendine yaşamasını sağlamak'..Başarmanın zevkine varmak; birilerini geçebilmek, birilerinin gözüne girebilmek için değil de sadece kendin için öğrenmek..Peki eğitim fakültelerinde bu dersler yıllar yılı veriliyor da,herkes doğruları biliyor da neden günümüzdeki eğitim sistemimiz bu durumla çelişiyor?

Kendi hayatımı düşündüm çocuğum için endişelenirken..SS'ler arasında geçip giden hayatımı..ALS,ÖSS,KPSS,ÜDS cart S curt S..Ne için öğrendik??Seçilmek (!) ve yerleştirilmek (!) için..Bir kurum tarafından,birilerinin sorularıyla değer biçilerek seçildik seçildik yerleştirildik..(Ya sahi bide neydi bu 81 döneminin şanssızlığı..Anadolu Liseleri sınavına girdik oh bitti dedik,dondurmalarımızı yalarken arkadaşlarla öğrendik ki sorular çalınmış hadi bakalım tekrar..ÖSS'ye (sene 99:) )gircez bir gün sonra pikniklere gidildi,stres atıldı..Akşamın haberlerde açıklandı soruların çalındığı..Sınav ertelendi..81 mağdurları..)Üniversitenin sonuna gelene kadar kendim için öğrendiğim çok şey olmadı heralde..Meslek sahibi olup biraz olgunlaşıp bişeylerin bilincine varınca aslında insanın bişeyler öğrenmeye 'kendinin' ihtiyacı olduğunu anladım..Yine de mutlu azınlıktanım heralde..En azından sevdiğim bir mesleğim var..Zaman zaman hayıflansam da genel olarak mutluyum..

Çocuğum için ne yapabilirimi düşündürüyor bu kitap evet..Onun kendine güvenen bir birey olabilmesi için evde uygulanabilecek hoş fikirler veriyor..Okurken evet kesinlikle yapmalıyım,böyle yetişmeli diyorsunuz..Başarmanın zevkine varan,kendine güvenen,kendi ihtiyaçlarını karşılamayı yine kendi kendine öğrenebilen,ödül için değil kendini mutlu etmek için öğrenen bir birey olmalı..Ama yapabileceğimiz nereye kadar?Hadi diyelim doğru bildiklerinizle, ve tabii ki kendi öncelik verdiğiniz değerlerinizle yetiştirdiniz çocuğunuzu..Geldi çattı eğitim-öğretim çağı..Daha birinci sınıfa adım atar atmaz öğrenecek ödülü ve cezayı..Okumayı sökmedikçe kırmızı kurdelası takılmayacak,parmak kaldırmadıkça fikri sorulmayacak,öğretmeni tarafından en iyi resim seçilmedikçe sınıf panosuna asılmayacak çizdiği hayalleri belki..84'ten dört alıp üzülecek,problemi ilk ben çözdüm diye sevinecek..ve o da 'başarmanın zevkine varmak' için değil birilerini mutlu etmek,birilerini geçmek,seçilmek ve yerleştirilmek için öğrenmeyi öğrenecek en sonunda..Hangi noktaya kadar engel olabilirm ki??Derdim şöyle başarılı olsun böyle bir kariyeri olsun değil gerçekten..Neyi seçerse seçsin mutlu olmasını,kendine güvenen bir birey olmasını isterim..

Bunları düşünür oldum bu aralar çokça..Artık bebeklikten çıkıyor ya..Anlıyor ya anlatıyor ya kendince bişeyleri..Aslında öğrendiğim ama sadece üniversiteyi başarıyla bitirebilmek için öğrendiğim bilgileri tazelemeye çalışıyorum kafamda..Çok mu erken bunları düşünmek için?Evet belki..Ama bu hızla büyüyüp dururken gözümün önünde sanki o günler de yarın değil öbürgün geliverecekmiş gibi..

Dilerim gerçekten öncelik verdiği ahlaki değerleri,birileri için değil kendisi öyle istediği için yaptığı tercihleri ve bu tercihleriyle mutlu olduğu bir hayatı olur..Tabii ki bütün çocuklarımızın..

12 Ocak 2009 Pazartesi

Okuduğum Anladığım...



Ece'nin doğumundan itibaren bitirdiğim ilk kitap..(Yuh bana evet ama bilen bilir benimki uykusuz bebek)Dört beş günde bitirdim...Bazı yerleri döndüm bidaha okudum bazı yerlere işaret koydum..Beğendim..Kitapla ilgili kısacık bişiyler yazıyım istedim..Amaç bilmişlik yapmak bişiyler öğretmeye kalkışmak değil..Ne haddime piyasada bu kadar site,uzman,kitap,dergi varken bana mı kaldı..Hem zaten demezler mi kelin ilacı olsa başına sürerdi diye..Durumumuz ortada..Sadece kitabı okumak isteyip okuyamayanlara, merak edenlere ya da alıp almamaktaki karasızlara bir fikir vermek...

Kitap -adından da belli ama bi giriş cümlesi bulamadım-bebeklerde uyku,beslenme,davranış ve tuvalet eğitimi üzerine..Bu dördünde de sorun yaşamamak için altın kural RUTİN..Bebeğinizin saat saat olmasa da neyin arkasından neyin yapılacağının belli olduğu bir rutininin olması gerektiğini savunuyor Tracy.Ve bunu kendince E(eat-yemek),A(activity-oyun),S(slep-uyku),Y (Your Time-size kalan zaman) olarak tanımlıyor..EASY (kolay) olduğuna bakmayın çok da kolay değil aslında diye ekliyor..Ama istikrarlı davranılırsa yerleştirilebilecek bir düzen..

Tabi bu süreçte herşey birbiriyle bağlantılı olduğu için beslenme,uyku,oyun-davranış süreçlerini-sorunlarını ayrıntılı olarak ele almış kitap..Yani bir çocuğun iyi uyku uyuması iyi beslenmesine, kaliteli bir oyun zamanı geçirmesi iyi uyumasına bağlı diyor.Bu nedenle muhtemel beslenme,uyku,davranış sorunlarına ayrı ayrı ve bebekleri (doğumdan altı haftaya,altı haftadan dört aya,Dört aydan altı aya,altı aydan dokuz aya,dokuz ay ve sonrası olarak) gruplandırarak yer veriyor.

Tabii ki doğumdan itibaren bebeğimize kazandırmamız gereken en önemli davranış bu zaman dilimlerini birbirinden ayırmasını sağlamak.Bu amaçla bebeklerin dört aylık olana kadar üç saatte bir emzirilmesini ve emme-uyku vakitlerini birbirinden ayırmasını sağlamak ilk adım.Oyun saatinden (tabi ilk altı hafta bu oyun saatinde aktiviteler biraz daha farklı altını açma ritüeli,masaj,banyo,bebeğe konuşma filan gibi ayık kalmasını sağlama diyelim daha çok) sonra uykuya dalabilmesi için yardımcı olmak ama bunu emzirerek,sallayarak değil yatağında şşş-pat dediği pişpişleyip poposuna pıtpıt layarak yapmak.Tabi uyku vaktinin geldiğini anlaması için bazı rutinler de uygulamak önemli..Banyo,ninni,ışıkların karartılması vs..Eğer doğumdan itibaren bu düzeni oturtabilir bebeğinizin böyle bir uyku rutini ile uyumasını sağlayabilirseniz ne ala yok sağlayamaz ve uyku düzeni olmadığı için rutinsiz bir bebekle hatalı ebeveyn davranışlarını (ayakta sallamak,emzirerek uyutmak,yatağa almak:yani BEN:)) kökleştirirseniz vay halinize..Demiyo tabi kitap bebeğiniz hangi ayda hangi yaşta olursa olsun eğer böyle bir düzen oturtmaya kararlıysanız en geç iki haftada istikrarlı bir davranışla bunu başarabileceğinizi savunuyor.(Ben Tracy teyzenin yalancısıyam)

Tabi ben bizimki 6-9 ay kısmına uyduğu için artık o kısmına daha çok takıldım o yüzden ordan aklımda kalanlardan bir özet.. Bebeği Easy rutinine alışltırmayı düşünüyorsak ilk yapılması gereken şey gözlem..İlk iki gün herşeyi bırakıp bebişi gözlemlemek gerekiyor..Aşağı yukarı hangi saatte uyanıyor,Kaç saat sonra uykusu geliyor beslenmeden ne kadar sonra tekrar acıkyor vs vs..Bu iki günün sonunda elimizde saatlere bağlı olmasa da (Tracy aslında bebeğin gününün saatlere bağlanamayacağını savunuyor..)aşağı yukarı bir rutin kabataslağı olmalı..Mesela şunun gibi:

07:00 Uyanış ve kahvaltı (Uyanır uyanmaz emzirme/biberon ve bir saat sonra kahvaltı da olabilir)
07:30-09:00 Aktivite
09:00-11:00 Uyku
11:15 Emme/Biberon (Ara öğün)
11:30-13:00 Aktivite
13:00 Öğle yemeği
14:00-16:00 Öğle uykusu
16:15 Emme/biberon (Ara öğün)
16:30- 18:00 Aktivite
18:00 Akşam yemeği
18:30- 19:00 Uyku rutini(Banyo,masaj,emme)
19:00 Uyku

Tracy'ye göre bir bebek 19:00'da yatağında olmalı.Daha geç yatırmak bebeğin gecesini bölmek anlamına geliyor.Bu nedenle gözlem yaptığımız iki günün ardından üçüncü güne sabah 7'de başlamamızı öneriyor.(Bunun dışında bebeğinizin günde kaç kere ve kaç saatlik uykuya ihtiyaç duyduğunu siz bulacaksınız.Bazı altı aydan büyük bebekler günde bir kere üç saatlik gündüz uykusu ile yetinebilirler diyor Tracy.Ya da bazı bebekler 17-18 arası kırk dakikalık bir şekerleme yapma ihtiyacı hissedebilirler..)Tabi bunu uygulayacakları en çok yoracak kısım bebeğin kendi yatağında ve kendi kendine uyumasını sağlamak..Tracy bunun için altı aya kadar olan bebeklere şşş-pat, altı aydan büyük bebeklere yatır/kaldır dediği yöntemi tavsiye ediyor.


YATIR/KALDIR:
Bebeği uykuya hazırladıktan sonra ( odanın karartılması,ninni,kundaklama,kitap okuma vs size kalmış) yatağına bırakırsınız.Ancak o uykuya dalana kadar odadan ayrılmamalısınız.Tracy bu alıştırma sürecinde bebeğin odada yalnız bırakılarak ağlatılamsına kesinlikle karşı çıkıyor..Yatağa bırakılan bebek tabi ki şimdiye kadar kendi kendine uyumadıysa bir süre sonra ağlamaya başlayacak..Ağlayınca onu kaldırırsınız ve bebeğinize uyku vaktinin geldiğini yumuşak bir ses tonuyla anlatır onu rahatlatırsınız .Ağlama kesilinceye kadar kucağınızda tutar elini sırtına koyar ama pişpiş ya da sallama yapmazsınız. (Altı aydan bebeklerde bunun dikkati dağıtıp uykuyu açtığını düşünüyor) Ağlama kesilince tekrar yatağına yatırırsınız ama elinizi sırtından ya da göğsünden çekmezsiniz.Ağlama başlayınca tekrar kaldırır aynı şeyi yapar ağlama hafifleyince yatırırsınız. Yalnız kucakta çok uzun süre tutmamaya da dikkat edilmesi gerekiyor.Bebek gerçek ağlamayı brakıp mızırdanmaya geçince yatırılabilir..Eğer srtını yay gibi yaparak sinirlenir yada kendini dışarıya doğru atmaya çalışırsa yine önce yatırın ama elinizi üzerinden çekmeyin..Ağlamaya devam ediyorsa yine kaldırısınız. Bu işlem bebek sakinleşip kendi kendine uykuya dalana kadar devam eder..İlk uygulama en iyi ihtimalle 20 dak.alacaktır.Belki de beslenme saati gelene kadar sürebilir.Önemli değil ilk gün bir uyku vakti bu şekilde atlanabilir.Ama istikrarlı olunduğunda yatır/kaldır muhakkak işe yarayacak...diyor Tracy:)

İlk gece bebek 7'de yatırılarak yine yatır/kaldır ile uyutulacak.Gece uyanırsa aynı yöntemle sabah 7'ye kadar uyuması sağlanacak.Ve bu zorlu süreç ortalama beş günden sonra yavaş yavaş düzene oturmaya başlayacak..Tek şart istikrarlı olmak ve rutini bozmamak..Rutin derken Tracy bir saatli programı kastetmiyor tabi bunu da unutmamalı..Bir de emerek uyumaya alışmış bebeklerde ilk üç geceyi baba devralırsa daha kolay olacağını savunuyor Tracy..

Tabi dediğim gibi bu uykunun düzenli olması için bebeğin gün içinde iyi beslendiğinden emin olmak gerekiyor.Aynı şekilde diş çıkarma dönemleri,hızlı büyüme evreleri,ortam ve bakıcı değişiklikleri rutini bozabiliyor ama istikrarlı olunduğunda rutine dönmek mümkün..Ve rutini oturturken oluşabilecek muhtemel sorunlara da çözümler veriliyor kitapta..Mesela gece uyanmalarına devam ediyorsa uyandığı saatlere dikkat edin diyor..Eğer her gece aynı saatte uyanıyorsa alışkanlıktır ama gece farklı saatlerde uyanıyorsa açlıktan olması daha yüksek ihtimal..O zaman gün içinde aldığı besin miktarını arttırmak gerek..diyor tracy..

Bir de unutulmaması gereken her bebeğin dünyaya gelirken yanında getirdiği karakteri olduğunu belirtiyor Tracy..Bebekleri karakterlerine göre de sınıflandırıyor..Bu rutini oluştururken bunun da gözardı edilmemesi gerek..Eğer bebek gündüz uykularını iki saat değil de bir saat yapıyorsa,huzursuz ve uyusuz görünmüyorsa bunu böyle kabul etmek gerek diyor..(Yalnız bir satten az olursa uyku o zaman bunu değiştirmek gerek)Ya da gecede bir kere uyanıp emiyor ama geri uykuya kolayca dalıyorsa bunu da değiştirmeye çalışmak anlamsız..

Aslında kitabın anlatmaya çalıştığı temel şey bebeğinizin dilini anlamaya çalışmak..Onun gibi düşünmek.Ne zaman acıktığını,ne zaman uykusu geldiğini ne zaman fazla uyarıldığını bebeğiniz size sinyallerle anlatıyor..Bu sinyalleri yakalayıp bebeğin ihtiyaçlarını vakit kaybetmeden karşılayabilirseniz rutini uygulamak da kolaylaşıyor.

Mummy'ce:
Kitapta beslenme,davranış ve tuvalet eğitimi konusunda da güzel bilgiler var.Gerçek olaylardan yola çıkarak aklınıza takılan uygulama sorularına da yer verilmiş..Kadıncağızın yöntemi gerçekten akıllıca..Kitabı daha önce okuyabilseydim dedim ne yalan söyleyeyim.İlk üç ay uygulayabilirmiydim..Hayır.Çünkü bu rutini oturtmak için bebeğin aç olmadığına,aç ve sancısı olduğu için ağlamadığına yüzde yüz emin olmam gerekirdi ki bu da imkansız.Zaten ilk ay kilosu az çıktığı için ben tüm gün emzirmiştim sütüm gelsin diye..Hoş öyle olmasaydı da en azından ilk altı hafta zaten bebeğe, emzirmeye, uykusuzluğa alışmakla geçiyor.Böyle bir düzenden haberim olsaydı dahi bunu uygulamaya mecalim olmazdı.Ama üç aydan sonra uygulanabilir bir sistem gerçekten.

Bununla birlikte gene yüzde yüz inanıyorumki çocuk yetştirmekte tek doğru yok..Bunu uygulayanın bebeği mükemmel de uygulayamayanın sorunlu mu..Hayır tabi..Yaşam tarzınıza uyarsa uygulamaya başlamak gerek zaten..Yani zaten sabah erken kalkmak,hergününüzü belli bir rutinde yaşamak,akşam 7'den sonra evden çıkmamak gibi bir düzeniniz varsa uygulaması kolay..(Benim en çok takıldığım nokta burası mesela:) )

Bu satten sonra ben uygulayabilirmiyim bilmiyorum -zira hayatım boyunca hiç rutine sahip bir insan olamadım.İş hayatı dışında yani..Belki bu yüzden Ece'nin uykuları da bu kadar bozuk olabilir.-ama belki uygulamak isteyenlere rehber olur diye yazdım.(Boşa okumuş olmayayım yani:) Tabii ki kitabın tamamen okunması işi kolaylaştırır.Kitap bir derya bu yazı çakıltaşı..

P.S.:Tracy Hogg ve yöntemi ile ilgili değişik bilgiler öğrenmek istiyorsanız kitabı tercüme eden sevgili Yapıncak'ın Tracy Hogg yazılarını (Tabi ki bir ellerine bilgisine sağlık demeden geçemeyeceğim) ve Pratik Anne'nin Uyku ile ilgili yazılarını okumanızı tavsiye ederim.
Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2009 Pazar

'Yorum'

Ece'nin doğumuyla başlayan, bir kitabı bazen haftalarca oradan oraya süründürerek bitirebilme döneminden sonra, bir anda üç kitap bitirebilmenin sevindirikliğini paylaşmıştım,kitapların blog dünyasında ve nette pek meşhur ve değinilmiş oldumasından -ve o günki ruh halimden- dolayı yorumlamak gelmemişti içimden,şimdi Ece uyudu çizittireyim üç beş şey dedim..


Anne iş'te kitabını geçen sene almış idim:)Sene-i devriye olmadan el atabildim..Aslında kitap genel olarak çocuklarla doğru iletişim üzerine..Yani öyle çalışan anneye bir dolu öneri içeren bir kitap gibi değil-bence- ..Ya da ben öyle hayal ediyodum da öyle çıkmadı diyeyim..Çalışan annenin kapacağı çok güzel noktalar da var elbet;

*çocuğa işe giderken -başlangıç aşamasında özellikle- mutlaka açıklama yapmak,gidip geleceğini,gitmesi gerektiğini anlatmak,mutlaka vedalaşarak çıkmak,uykudaysa uyandırmamak! ama uyku vakitlerini ona göre ayarlamak..

*eve geldikten sonra sadece ve sadece onunla iletişim halinde -ruhen ve bedenen- olacağınız bir zaman dilimi yaratmak -hani kaliteli zaman dedikleri-

*eve geldikten sonra bebeğin bakım ve beslenme işlerini bizzat yapmak (daha çok aile büyükleri tarafından bakılan bebekler için önemli)

*işe gidişi vicdan olayına döndürmemek,bebeğin sizin yokluğunuzda bağlandığı kişiye olan bu bağlılığından kaygı duymamak ve bebeğe bakan kişiyi -bebek için güveni temsil eden o yüzü- değiştirmemek..

aklımda kalan güzel noktalar..Bazı yerler,bazı fikirler çok sık tekrarlanmış,ama genel olarak dili sıkmayan sade ve akıcı..Hala çalışıp okumayan varsa tavsiye olunur..



Bu kitabı da tavsiye edilmeseydi hiç okumazdım heralde..İçinde sanat geçen başlıklara pek uzağım..Terazi burcuymuşum,sanatçı kişilikmişim küllüm yalan,sanatla tek ilişkim bir buçuk yıl aldığım ve devam ettiremediğim kanun dersinden ibaret..İlkokulda 4 olan tek notumdu Resim ve işeğitimi:P Öncelikle kitabın genel verdiği mantığın çok güzel ama uygulama kısmının biraz fazlaca profosyonel olduğunu söylemeliyim..Yazar çocuklarda sanat (özellikle resim ) eğitiminin nasıl olması gerektiği konusunu fazlaca detaylandırmış,tek renkle başlayıp diğer renklere sırayla nasıl geçileceği,hangi malzemenin hangi dönemde kullanılacağı ve ne tür çalışmalar yaptırabileceği konusu,yani teknik kısım oldukça ayrıntı..Resim öğretmenlerinin ancak uygulayabileceği cinsten..

Ama sanata genel bakış ve çocuklardaki sanatı ve doğal olarak yaratıcılığı engellememek için dikkat edilmesi gerekenler çok güzel anlatılmış..Mesela 'çocuğunuzun yaratıcılığını öldürmek istiyorsanız eline küçük yaşta boyama kitapları verin' gibi bir anafikir var bir yerde..Nasıl yani dedim,hani pek yararlıdır,sınırlı boyamadır,el-göz koordinasyonu filan..Yok,üç buçuk yaşına kadar çizilmiş resimleri boyamaları,sizin istediğiniz bir objenin resmini yapması,ya da onun yaptığı resimlerin bir nesneye benzetilip temalandırılmaya çalışılması,onun yanına oturup bir nesnenin fotoğrafını yapmanız ve ona göstermeniz yaratıcılığa ve sanat isteğine büyük bir darbe yazara göre..

Kitabı okurken hep ilkokul çocuklarının ve bittabiiki kendimin doğa resimleri geldi aklıma..Hadi doğa resmi yapalım der öğretmen..Tüm sınıf eline kahverengi boyayı alır önce..İki üçgene benzer şekil kağıdın üst kısmına,ortasında güneş ve mutlaka ama mutlaka o iki dağın arasından akan nehir..Bir iki ağaç ve kırmızı çatılı bir ev de kondurdum mu al sana doğa..Ve sonuç:Resim yapmaya bir dönemden sonra uyuz olan öğrenciler..Çok kabiliyetli olabilirdim,harcadılar beni:P

Ve aylar önce okuduğum 'Annelik Sanatı' (M.Montessori) kitabının diğer tercümesini (Çocuk Eğitimi) okudum yine..Blogları takip edenler kitabı çok duymuşlardır ve çoğu okumuşlardır..Çok özetlendi..En iyi özetlemelerden biri bu yazı idi...Kesinlikle ikinci okuduğum tercüme çok daha iyiydi..



Ve şu anda elimdeki kitap..Türkçe kaynağın az olduğu bir alanda yazılan kapsamlıca kitaplardan biri...Bu kitapta özellikle -farklı olarak- materyallere ve uygulanışına çok yer verilmiş..Hepsinin ayrı ayrı anlatımı var..Henüz yarılamadım kitabı,ilk yarısında Montessori'nin hayatına,felsefenin ortaya çıkışına kapsamlıca yer verilmiş olduğu için biraz sıkıcı,ama (2-3 yaş sonrası)etkinlikler kısmı için sürekli el altında bulunudurulabilecek bir kitap..


Okumak,bilmek güzel,öğrenmek heyecan verici,elifi elifine uygulamalıyım diye kasmak ise hayatı zorlayıcı,ilişkiyi kısıtlayıcı bence..Çünkü siz öğrenmeye çalışırken o 'büyüyor' bi tarafta..'Dur bi dakka büyüme de şu konuyu da öğreneyim' deme şansı yok..Bazen çok hazırlıksız yakalanmışım gibi geliyor anneliğe..Ama sonra 'annelik'in hazırlığı yok diye düşünüyorum..O öğrenme için en gerekli olan 'güdülenmişlik düzeyi' var ya,çocuğunuz olmadan ona sahip olamıyorsunuz çocuk bakımı ve eğitimi konusu için..Anne olunca bakımından beslenmesine, sağlığından eğitimine herşeyi öğrenmeye aç oluyor insan..Algılar hep o yönde çalışıyor sanki..Öğrenmeye ve uygulamaya çalışmak onu ihmal etmeden,kendini de strese sokmadan..O 'denge' çok önemli,tutturması çok zor..Öğrenebildiklerime ters düşmeden ve onu engellemeden büyütebilmeyi diliyorum ben sadece...

Sevgiler bizden..

7 Mart 2009 Cumartesi

Bir Kitap&Hatırlattıkları&Düşündürdükleri

Bu aralar bloglarda da çokça adına rastladığım bir kitap..Haftalardır sürünüyodu elimde ordan oraya..Kısıtlı zamanlarda okunabilmek üzre evin muhtelif yerlerini gezdi kendisi..Zaten öyle okunup kenara konabilecek bir kitap değil..Ara ara bakmalı çocuk büyütürken..

'Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir?'(Tim Seldin) Böyle iddialı kitap isimlerini sevmiyorum aslında..Neye göre harika?Kime göre harika? Ama çeviriyi yaptıran yayınevi böyle uygun görmüş heralde başlığı..İçindeki bilgiler 'kendine güvenen çocuk nasıl yetiştirlir'le ilgili daha çok..Montessori metodunu baz alarak bebeklikten 5-6 yaşlarına kadar çocuğumuzu yetiştirirken onun zaten içinde var olan öğrenme güdüsünü nasıl destekleyebileceğimizi anlatmış..Daha çok 2-5 yaş arasını kapsayan aktivite örnekleri vermiş..Bebeklik(0-1 yaş) dönemiyle ilgili olarak iki şeyin üzerinde çok durmuş:
1.Bebekle anne arasında ilk günlerden itibaren kurulacak bağın maksimum iletişimle kuvvetlendirilmesi:Aslında her bebek bakım kitabında vurgulanan bebekle her daim konuşmak,şarkılar söylemek,masallar anlatmak..
2.Bebek dostu ev dekorasyonu ile bebeğin hareketlerini kısıtlamadan özgür ortamlar oluşturarak keşfetmesine destek.

Aslında kitaptaki etkinliklerin hiçbirinde 'a ben neden düşünmedim bunu' demiyorsunuz..Etkinlikler çok tanıdık,bildik..Çoğu ailede yaşanılan gibi..Belki biraz 'farkındalığı arttıyor' okumak..Mesela 'bebek için mama sandalyesinde,anakucağında,yürüteçte geçirdiği her dakikanın bir kayıp' olduğunu söylüyor bir yerde..Çünkü bebek hareket edebildiğince,keşfedebildiğince öğrenir..Gün içerisinde hatırlanması gereken bir ayrıntı heralde..
Neyse amacım kitabı tanıtmak değildi aslında, hatırlattıkları var..

Montessori'yi duyunca aklıma Ünv.4.sınıftaki 'eğitim felsefesi' dersinin final sorusu geldi:'Montessori'nin eğitime yaklaşımında ödül ve cazaya yer vermemesi hangi görüşlerine dayanmaktadır?'(Ben o derste yoktum..Vallahi de kaçırmışım, sıklıkla uykuya yenik düşüp saatimi bidaha bidaha ileri aldığım sabah derslerine denk gelmiş olmalı..)Montessori ismini hafızama hatırlatamadım sınavda ama ödül ve ceza konusunda Rousseau'dan girdim Maslow'un kişilik teorisinden çıktım..Geçtim gitti..

Üniversite yıllarında eğitimin nasıl olması gerektiği konusunda birsürü felsefe öğrendik..Günümüzde en çok kabul göreni ise 'çocuk merkezli öğrenme' biçimi..Montessori metodu da bunu savunuyor..(Yok bu konunun uzmanı değilim tabi..Amacım bilgilendirmek değil zaten..Zira ben de yeni yeni bilgileniyorum.Sevgili Esra'nın kurduğu mail grubu ve bu grubun bloğu bu konu için güzel bir kaynak.Zira Türkçe kaynak sıkıntısı var Montessori Metodu ile ilgili..Çevirilen kitapların da baskıları yok malesef)'Çocuğu zorlama yerine çocuğun öğrenme zevkini kendi kendine yaşamasını sağlamak'..Başarmanın zevkine varmak; birilerini geçebilmek, birilerinin gözüne girebilmek için değil de sadece kendin için öğrenmek..Peki eğitim fakültelerinde bu dersler yıllar yılı veriliyor da,herkes doğruları biliyor da neden günümüzdeki eğitim sistemimiz bu durumla çelişiyor?

Kendi hayatımı düşündüm çocuğum için endişelenirken..SS'ler arasında geçip giden hayatımı..ALS,ÖSS,KPSS,ÜDS cart S curt S..Ne için öğrendik??Seçilmek (!) ve yerleştirilmek (!) için..Bir kurum tarafından,birilerinin sorularıyla değer biçilerek seçildik seçildik yerleştirildik..(Ya sahi bide neydi bu 81 döneminin şanssızlığı..Anadolu Liseleri sınavına girdik oh bitti dedik,dondurmalarımızı yalarken arkadaşlarla öğrendik ki sorular çalınmış hadi bakalım tekrar..ÖSS'ye (sene 99:) )gircez bir gün sonra pikniklere gidildi,stres atıldı..Akşamın haberlerde açıklandı soruların çalındığı..Sınav ertelendi..81 mağdurları..)Üniversitenin sonuna gelene kadar kendim için öğrendiğim çok şey olmadı heralde..Meslek sahibi olup biraz olgunlaşıp bişeylerin bilincine varınca aslında insanın bişeyler öğrenmeye 'kendinin' ihtiyacı olduğunu anladım..Yine de mutlu azınlıktanım heralde..En azından sevdiğim bir mesleğim var..Zaman zaman hayıflansam da genel olarak mutluyum..

Çocuğum için ne yapabilirimi düşündürüyor bu kitap evet..Onun kendine güvenen bir birey olabilmesi için evde uygulanabilecek hoş fikirler veriyor..Okurken evet kesinlikle yapmalıyım,böyle yetişmeli diyorsunuz..Başarmanın zevkine varan,kendine güvenen,kendi ihtiyaçlarını karşılamayı yine kendi kendine öğrenebilen,ödül için değil kendini mutlu etmek için öğrenen bir birey olmalı..Ama yapabileceğimiz nereye kadar?Hadi diyelim doğru bildiklerinizle, ve tabii ki kendi öncelik verdiğiniz değerlerinizle yetiştirdiniz çocuğunuzu..Geldi çattı eğitim-öğretim çağı..Daha birinci sınıfa adım atar atmaz öğrenecek ödülü ve cezayı..Okumayı sökmedikçe kırmızı kurdelası takılmayacak,parmak kaldırmadıkça fikri sorulmayacak,öğretmeni tarafından en iyi resim seçilmedikçe sınıf panosuna asılmayacak çizdiği hayalleri belki..84'ten dört alıp üzülecek,problemi ilk ben çözdüm diye sevinecek..ve o da 'başarmanın zevkine varmak' için değil birilerini mutlu etmek,birilerini geçmek,seçilmek ve yerleştirilmek için öğrenmeyi öğrenecek en sonunda..Hangi noktaya kadar engel olabilirm ki??Derdim şöyle başarılı olsun böyle bir kariyeri olsun değil gerçekten..Neyi seçerse seçsin mutlu olmasını,kendine güvenen bir birey olmasını isterim..

Bunları düşünür oldum bu aralar çokça..Artık bebeklikten çıkıyor ya..Anlıyor ya anlatıyor ya kendince bişeyleri..Aslında öğrendiğim ama sadece üniversiteyi başarıyla bitirebilmek için öğrendiğim bilgileri tazelemeye çalışıyorum kafamda..Çok mu erken bunları düşünmek için?Evet belki..Ama bu hızla büyüyüp dururken gözümün önünde sanki o günler de yarın değil öbürgün geliverecekmiş gibi..

Dilerim gerçekten öncelik verdiği ahlaki değerleri,birileri için değil kendisi öyle istediği için yaptığı tercihleri ve bu tercihleriyle mutlu olduğu bir hayatı olur..Tabii ki bütün çocuklarımızın..

12 Ocak 2009 Pazartesi

Okuduğum Anladığım...



Ece'nin doğumundan itibaren bitirdiğim ilk kitap..(Yuh bana evet ama bilen bilir benimki uykusuz bebek)Dört beş günde bitirdim...Bazı yerleri döndüm bidaha okudum bazı yerlere işaret koydum..Beğendim..Kitapla ilgili kısacık bişiyler yazıyım istedim..Amaç bilmişlik yapmak bişiyler öğretmeye kalkışmak değil..Ne haddime piyasada bu kadar site,uzman,kitap,dergi varken bana mı kaldı..Hem zaten demezler mi kelin ilacı olsa başına sürerdi diye..Durumumuz ortada..Sadece kitabı okumak isteyip okuyamayanlara, merak edenlere ya da alıp almamaktaki karasızlara bir fikir vermek...

Kitap -adından da belli ama bi giriş cümlesi bulamadım-bebeklerde uyku,beslenme,davranış ve tuvalet eğitimi üzerine..Bu dördünde de sorun yaşamamak için altın kural RUTİN..Bebeğinizin saat saat olmasa da neyin arkasından neyin yapılacağının belli olduğu bir rutininin olması gerektiğini savunuyor Tracy.Ve bunu kendince E(eat-yemek),A(activity-oyun),S(slep-uyku),Y (Your Time-size kalan zaman) olarak tanımlıyor..EASY (kolay) olduğuna bakmayın çok da kolay değil aslında diye ekliyor..Ama istikrarlı davranılırsa yerleştirilebilecek bir düzen..

Tabi bu süreçte herşey birbiriyle bağlantılı olduğu için beslenme,uyku,oyun-davranış süreçlerini-sorunlarını ayrıntılı olarak ele almış kitap..Yani bir çocuğun iyi uyku uyuması iyi beslenmesine, kaliteli bir oyun zamanı geçirmesi iyi uyumasına bağlı diyor.Bu nedenle muhtemel beslenme,uyku,davranış sorunlarına ayrı ayrı ve bebekleri (doğumdan altı haftaya,altı haftadan dört aya,Dört aydan altı aya,altı aydan dokuz aya,dokuz ay ve sonrası olarak) gruplandırarak yer veriyor.

Tabii ki doğumdan itibaren bebeğimize kazandırmamız gereken en önemli davranış bu zaman dilimlerini birbirinden ayırmasını sağlamak.Bu amaçla bebeklerin dört aylık olana kadar üç saatte bir emzirilmesini ve emme-uyku vakitlerini birbirinden ayırmasını sağlamak ilk adım.Oyun saatinden (tabi ilk altı hafta bu oyun saatinde aktiviteler biraz daha farklı altını açma ritüeli,masaj,banyo,bebeğe konuşma filan gibi ayık kalmasını sağlama diyelim daha çok) sonra uykuya dalabilmesi için yardımcı olmak ama bunu emzirerek,sallayarak değil yatağında şşş-pat dediği pişpişleyip poposuna pıtpıt layarak yapmak.Tabi uyku vaktinin geldiğini anlaması için bazı rutinler de uygulamak önemli..Banyo,ninni,ışıkların karartılması vs..Eğer doğumdan itibaren bu düzeni oturtabilir bebeğinizin böyle bir uyku rutini ile uyumasını sağlayabilirseniz ne ala yok sağlayamaz ve uyku düzeni olmadığı için rutinsiz bir bebekle hatalı ebeveyn davranışlarını (ayakta sallamak,emzirerek uyutmak,yatağa almak:yani BEN:)) kökleştirirseniz vay halinize..Demiyo tabi kitap bebeğiniz hangi ayda hangi yaşta olursa olsun eğer böyle bir düzen oturtmaya kararlıysanız en geç iki haftada istikrarlı bir davranışla bunu başarabileceğinizi savunuyor.(Ben Tracy teyzenin yalancısıyam)

Tabi ben bizimki 6-9 ay kısmına uyduğu için artık o kısmına daha çok takıldım o yüzden ordan aklımda kalanlardan bir özet.. Bebeği Easy rutinine alışltırmayı düşünüyorsak ilk yapılması gereken şey gözlem..İlk iki gün herşeyi bırakıp bebişi gözlemlemek gerekiyor..Aşağı yukarı hangi saatte uyanıyor,Kaç saat sonra uykusu geliyor beslenmeden ne kadar sonra tekrar acıkyor vs vs..Bu iki günün sonunda elimizde saatlere bağlı olmasa da (Tracy aslında bebeğin gününün saatlere bağlanamayacağını savunuyor..)aşağı yukarı bir rutin kabataslağı olmalı..Mesela şunun gibi:

07:00 Uyanış ve kahvaltı (Uyanır uyanmaz emzirme/biberon ve bir saat sonra kahvaltı da olabilir)
07:30-09:00 Aktivite
09:00-11:00 Uyku
11:15 Emme/Biberon (Ara öğün)
11:30-13:00 Aktivite
13:00 Öğle yemeği
14:00-16:00 Öğle uykusu
16:15 Emme/biberon (Ara öğün)
16:30- 18:00 Aktivite
18:00 Akşam yemeği
18:30- 19:00 Uyku rutini(Banyo,masaj,emme)
19:00 Uyku

Tracy'ye göre bir bebek 19:00'da yatağında olmalı.Daha geç yatırmak bebeğin gecesini bölmek anlamına geliyor.Bu nedenle gözlem yaptığımız iki günün ardından üçüncü güne sabah 7'de başlamamızı öneriyor.(Bunun dışında bebeğinizin günde kaç kere ve kaç saatlik uykuya ihtiyaç duyduğunu siz bulacaksınız.Bazı altı aydan büyük bebekler günde bir kere üç saatlik gündüz uykusu ile yetinebilirler diyor Tracy.Ya da bazı bebekler 17-18 arası kırk dakikalık bir şekerleme yapma ihtiyacı hissedebilirler..)Tabi bunu uygulayacakları en çok yoracak kısım bebeğin kendi yatağında ve kendi kendine uyumasını sağlamak..Tracy bunun için altı aya kadar olan bebeklere şşş-pat, altı aydan büyük bebeklere yatır/kaldır dediği yöntemi tavsiye ediyor.


YATIR/KALDIR:
Bebeği uykuya hazırladıktan sonra ( odanın karartılması,ninni,kundaklama,kitap okuma vs size kalmış) yatağına bırakırsınız.Ancak o uykuya dalana kadar odadan ayrılmamalısınız.Tracy bu alıştırma sürecinde bebeğin odada yalnız bırakılarak ağlatılamsına kesinlikle karşı çıkıyor..Yatağa bırakılan bebek tabi ki şimdiye kadar kendi kendine uyumadıysa bir süre sonra ağlamaya başlayacak..Ağlayınca onu kaldırırsınız ve bebeğinize uyku vaktinin geldiğini yumuşak bir ses tonuyla anlatır onu rahatlatırsınız .Ağlama kesilinceye kadar kucağınızda tutar elini sırtına koyar ama pişpiş ya da sallama yapmazsınız. (Altı aydan bebeklerde bunun dikkati dağıtıp uykuyu açtığını düşünüyor) Ağlama kesilince tekrar yatağına yatırırsınız ama elinizi sırtından ya da göğsünden çekmezsiniz.Ağlama başlayınca tekrar kaldırır aynı şeyi yapar ağlama hafifleyince yatırırsınız. Yalnız kucakta çok uzun süre tutmamaya da dikkat edilmesi gerekiyor.Bebek gerçek ağlamayı brakıp mızırdanmaya geçince yatırılabilir..Eğer srtını yay gibi yaparak sinirlenir yada kendini dışarıya doğru atmaya çalışırsa yine önce yatırın ama elinizi üzerinden çekmeyin..Ağlamaya devam ediyorsa yine kaldırısınız. Bu işlem bebek sakinleşip kendi kendine uykuya dalana kadar devam eder..İlk uygulama en iyi ihtimalle 20 dak.alacaktır.Belki de beslenme saati gelene kadar sürebilir.Önemli değil ilk gün bir uyku vakti bu şekilde atlanabilir.Ama istikrarlı olunduğunda yatır/kaldır muhakkak işe yarayacak...diyor Tracy:)

İlk gece bebek 7'de yatırılarak yine yatır/kaldır ile uyutulacak.Gece uyanırsa aynı yöntemle sabah 7'ye kadar uyuması sağlanacak.Ve bu zorlu süreç ortalama beş günden sonra yavaş yavaş düzene oturmaya başlayacak..Tek şart istikrarlı olmak ve rutini bozmamak..Rutin derken Tracy bir saatli programı kastetmiyor tabi bunu da unutmamalı..Bir de emerek uyumaya alışmış bebeklerde ilk üç geceyi baba devralırsa daha kolay olacağını savunuyor Tracy..

Tabi dediğim gibi bu uykunun düzenli olması için bebeğin gün içinde iyi beslendiğinden emin olmak gerekiyor.Aynı şekilde diş çıkarma dönemleri,hızlı büyüme evreleri,ortam ve bakıcı değişiklikleri rutini bozabiliyor ama istikrarlı olunduğunda rutine dönmek mümkün..Ve rutini oturturken oluşabilecek muhtemel sorunlara da çözümler veriliyor kitapta..Mesela gece uyanmalarına devam ediyorsa uyandığı saatlere dikkat edin diyor..Eğer her gece aynı saatte uyanıyorsa alışkanlıktır ama gece farklı saatlerde uyanıyorsa açlıktan olması daha yüksek ihtimal..O zaman gün içinde aldığı besin miktarını arttırmak gerek..diyor tracy..

Bir de unutulmaması gereken her bebeğin dünyaya gelirken yanında getirdiği karakteri olduğunu belirtiyor Tracy..Bebekleri karakterlerine göre de sınıflandırıyor..Bu rutini oluştururken bunun da gözardı edilmemesi gerek..Eğer bebek gündüz uykularını iki saat değil de bir saat yapıyorsa,huzursuz ve uyusuz görünmüyorsa bunu böyle kabul etmek gerek diyor..(Yalnız bir satten az olursa uyku o zaman bunu değiştirmek gerek)Ya da gecede bir kere uyanıp emiyor ama geri uykuya kolayca dalıyorsa bunu da değiştirmeye çalışmak anlamsız..

Aslında kitabın anlatmaya çalıştığı temel şey bebeğinizin dilini anlamaya çalışmak..Onun gibi düşünmek.Ne zaman acıktığını,ne zaman uykusu geldiğini ne zaman fazla uyarıldığını bebeğiniz size sinyallerle anlatıyor..Bu sinyalleri yakalayıp bebeğin ihtiyaçlarını vakit kaybetmeden karşılayabilirseniz rutini uygulamak da kolaylaşıyor.

Mummy'ce:
Kitapta beslenme,davranış ve tuvalet eğitimi konusunda da güzel bilgiler var.Gerçek olaylardan yola çıkarak aklınıza takılan uygulama sorularına da yer verilmiş..Kadıncağızın yöntemi gerçekten akıllıca..Kitabı daha önce okuyabilseydim dedim ne yalan söyleyeyim.İlk üç ay uygulayabilirmiydim..Hayır.Çünkü bu rutini oturtmak için bebeğin aç olmadığına,aç ve sancısı olduğu için ağlamadığına yüzde yüz emin olmam gerekirdi ki bu da imkansız.Zaten ilk ay kilosu az çıktığı için ben tüm gün emzirmiştim sütüm gelsin diye..Hoş öyle olmasaydı da en azından ilk altı hafta zaten bebeğe, emzirmeye, uykusuzluğa alışmakla geçiyor.Böyle bir düzenden haberim olsaydı dahi bunu uygulamaya mecalim olmazdı.Ama üç aydan sonra uygulanabilir bir sistem gerçekten.

Bununla birlikte gene yüzde yüz inanıyorumki çocuk yetştirmekte tek doğru yok..Bunu uygulayanın bebeği mükemmel de uygulayamayanın sorunlu mu..Hayır tabi..Yaşam tarzınıza uyarsa uygulamaya başlamak gerek zaten..Yani zaten sabah erken kalkmak,hergününüzü belli bir rutinde yaşamak,akşam 7'den sonra evden çıkmamak gibi bir düzeniniz varsa uygulaması kolay..(Benim en çok takıldığım nokta burası mesela:) )

Bu satten sonra ben uygulayabilirmiyim bilmiyorum -zira hayatım boyunca hiç rutine sahip bir insan olamadım.İş hayatı dışında yani..Belki bu yüzden Ece'nin uykuları da bu kadar bozuk olabilir.-ama belki uygulamak isteyenlere rehber olur diye yazdım.(Boşa okumuş olmayayım yani:) Tabii ki kitabın tamamen okunması işi kolaylaştırır.Kitap bir derya bu yazı çakıltaşı..

P.S.:Tracy Hogg ve yöntemi ile ilgili değişik bilgiler öğrenmek istiyorsanız kitabı tercüme eden sevgili Yapıncak'ın Tracy Hogg yazılarını (Tabi ki bir ellerine bilgisine sağlık demeden geçemeyeceğim) ve Pratik Anne'nin Uyku ile ilgili yazılarını okumanızı tavsiye ederim.