17 Ağustos 2010 Salı

İyi geldi...

Ankara önce..Tüm tatillerde ilk durak...Seçme derdi yok,anne evi mi tatil yeri mi diye..İkisi de sığıyor nasılsa,ve bir kere daha şükür ki,mesleğime ve herşeyden önce gidilecek bir anne kapısının varlığına...Tam anlamıyla dinlenmek,sabah geç kalkabilmek,uykun gelince -kalmadan gözün arkada- kestirebilmek,acelesiz,trafiksiz,stressiz 3 hafta bana...Gözün arkada kalmadan çarşı pazar gezmek,lise arkadaşlarıyla görüşüp sanki hiç ayrılmamışsın gibi hissetmek...Ece'ye annanne eli,Aslı'cığın oyunları,dondurma,çikolata kaçamakları...Gündüz balkon,akşam Ankara parkları...Yaz akşamları Ankara'da ne kadar güzel geçirilebilirse o kadar işte...



Ve çocukluğumda severek,ergenliğimde sıkılarak gittiğim,ama illaki gittiğim, ailenin geleneksel haftasonu pikniklerine bir de anne olarak gitmek...Yeşil,top,hamak,baba mangalı.....






Ve Ayvalık sonra çekirdek aile olarak...Önce Sarımsaklı plajı, en çok da Ece'ye..Kum,deniz,güneş Ece'ye....



Zeytinyağı sabunu kokulu küçük butik otel ve şirin bahçesi...Zeytinin binbirtürlüsü ve hatta reçeli...






Ayvalık;tarih kokusu,daracık taş sokaklar,mübadelede kimbilir ne acılarla bırakılıp giden eski Rum evleri,kimisi hatıralarıyla başbaşa bırakılmış,kimisi yenilenmiş,cumbalı,bol çiçekli....Kiliseleri,hem çanın çaldığı hem ezanın okunduğu Saatli camii..Cennet tepesinde manzara,Şeytan Sofrasında günbatımı...






Cunda sonra...Eski adıyla Moshinos (kokulu ada),yeni adıyla Alibey...Rüzgarla Kaz dağlarından gelen mis gibi çiçek kokusu arada...Yine tek tek gezilesi taş sokaklar,güzel evler...Karadeniz pastahanesinde sakızlı kurabiyeyle limonata...Eski değirmen,yeni Koç müzesinden Cunda manzarası....Tabii ki balık, akşam yemeğinde...Üstüne Taş kahvede sakızlı kahve ve akşam sahil boyunda sakızlı dondurma...


Yorgunluk sonra,sahiplerinin butik otele çevirdiği eski bir Rum evinde,taş duvarlar arasında klimasız serin bir gece..Sabaha Dilek hanımın güzel kahvaltısı ve istikamet Küçükkuyu...






Son durak Dedetepe çiftliği...Aslında hep yaklaşmak izlediğim ama ne kadar uzak olduğumu anladığım 'doğal yaşam'...Şehir içinde bildiğin köy hayatı,kütük evler...


Kaz dağlarının serinliğinde,zeytin ağaçları içinde,buzdolabı dahil hiçbir elektrikli eşyanın olmadığı bir yerde...Biz eşyanın insana hizmet ettiğini sanıyoruz,ne gaflet,insan eşyanın hizmetçisi..İhtiyacın olan bir çatı bir yatakmış oysa ki...Gayet de güzel yaşanıyormuş,unutturmuşlar bize...Kahvaltıda tadını unuttuğumuz gerçek zeytin,ekmek üstü taş sıkım zeytinyağı salça,akşama bir zeytinyağlı bir karpuz..





Buradaki çocuklar,benim ayakkabıyla yürüyemediğim dikenli,engebeli yollarda koşturan,terleyince nehirde serinleyen,atıştırmalık diye dallardan kopardıklarını,zeytinyağına bandıkları köy ekmeğini yiyen,toprakla,kırılmış dallarla,kumla suyla doyasıya oynayan korkusuz çocuklar..Malesef apartman hayatında yaşayan hiçbir çocuğun sahip olamayacağı bir özgürlük..Aktivite olsun diye parka götürülen,evin önündeki bahçeye çıkarılan,şişme havuzlarda suya doymaya çalışan bizim çocuklardan çok farklılar,çok şanslılar...Tüm bu güzellikler içinde sahiplerinin çacukları için açtığı şirin mi şirin bir Montessori sınıfı,önünde kocaman kum havuzu,içinde işine aşık bir eğitmen;Zeliha hanım,aldığı, emek harcayıp yaptığı materyaller..Tatlı ve içten evsahipleri Tamahine ve Erkan...Ve orada benim sadece Nilüfer olarak tanıdığım ve sevdiğim,tüm bilgisi,donanımına rağmen mütevazilikten hiç 'ben buyum' deme ihtiyacı duymayan güzel insan...





Tüm bu güzelliklerin üzerine,bu ortama çok da yakışan bir Montessori semineri...Zuhal hn.,Zeliha hn ve Eylem hn., 'işine gönül verme'nin en güzel örnekleri...Çocuklarla uygulamalarını seyrettikçe bir kere daha hayran oldum bu sisteme ve henüz Montessori'nin M.sini bile bilmediğimi farkettim..Güzel şeyler paylaştık,güzel şeyler öğrendim...Çiftlikte de beraber olduğumuz Zuhal hanımın sohbetine doyamadım...Karşılıksız vermeye,bildiklerini aktarmaya bu kadar isteklilik,ancak çook eski öğretmenlerde gördüğüm bir heves,'öğretme hevesi'...Hiç karşılıksız bu kadar anlatmasının üzerine bir de 'aklına ne takılırsa,ne sormak istersen,hemen' diye kapısını sonuna kadar açması...İyi ki gittim,iyi ki tanıdım...





İyi geldi,hem Ece kıza,hem annesiyle babasına...

4 yorum:

Sen Gelince dedi ki...

Oh yarasın:) Bu arada o anne kapısı var ya... Nasıl başkadır öyle:)

Adsız dedi ki...

Esra Ank.ya geldin demek,nasıl isterdim görüşmeyi şu güzeller güzelini bir de yakından sevmeyi...Daha çok gelecek gibi gözüküyosun nasılsa,bir gelişinde mutlaka:)
Bahar

mine dedi ki...

bizde sarımsaklıdaydık.tesadüfe bak..

Unknown dedi ki...

Merhabalar,

Ece ile yaşadıklarınızı bloğunuzda paylaşıyor olmanız pek çok anne için yol gösterici. Ben de size bebeğinizin banyosu için faydalı bilgileri bulabileceğiniz bir site önermek istiyorum. www.ilkbanyokeyfi.com adresinde, bebeğinize banyo yaptırırken nelere dikkat etmeniz gerektiğinden, doğru su sıcaklık ayarına, bebekler için banyonun öneminden, banyo için gerekli malzemelere kadar bir çok önemli bilgiyi bulabilirsiniz.

Ayrıca siteyi ziyaret ettiğinizde bebeğinizin ilk banyo keyfi resimlerini yükleyip diğer katılımcılar ile paylaşabiliyorsunuz ve GROHE termostatik batarya almak için de hemen %15 indirim çeki alabiliyorsunuz. Bebeğinizi sağlık ve mutlulukla büyütmeniz dileği ile…

Sevgiler…

17 Ağustos 2010 Salı

İyi geldi...

Ankara önce..Tüm tatillerde ilk durak...Seçme derdi yok,anne evi mi tatil yeri mi diye..İkisi de sığıyor nasılsa,ve bir kere daha şükür ki,mesleğime ve herşeyden önce gidilecek bir anne kapısının varlığına...Tam anlamıyla dinlenmek,sabah geç kalkabilmek,uykun gelince -kalmadan gözün arkada- kestirebilmek,acelesiz,trafiksiz,stressiz 3 hafta bana...Gözün arkada kalmadan çarşı pazar gezmek,lise arkadaşlarıyla görüşüp sanki hiç ayrılmamışsın gibi hissetmek...Ece'ye annanne eli,Aslı'cığın oyunları,dondurma,çikolata kaçamakları...Gündüz balkon,akşam Ankara parkları...Yaz akşamları Ankara'da ne kadar güzel geçirilebilirse o kadar işte...



Ve çocukluğumda severek,ergenliğimde sıkılarak gittiğim,ama illaki gittiğim, ailenin geleneksel haftasonu pikniklerine bir de anne olarak gitmek...Yeşil,top,hamak,baba mangalı.....






Ve Ayvalık sonra çekirdek aile olarak...Önce Sarımsaklı plajı, en çok da Ece'ye..Kum,deniz,güneş Ece'ye....



Zeytinyağı sabunu kokulu küçük butik otel ve şirin bahçesi...Zeytinin binbirtürlüsü ve hatta reçeli...






Ayvalık;tarih kokusu,daracık taş sokaklar,mübadelede kimbilir ne acılarla bırakılıp giden eski Rum evleri,kimisi hatıralarıyla başbaşa bırakılmış,kimisi yenilenmiş,cumbalı,bol çiçekli....Kiliseleri,hem çanın çaldığı hem ezanın okunduğu Saatli camii..Cennet tepesinde manzara,Şeytan Sofrasında günbatımı...






Cunda sonra...Eski adıyla Moshinos (kokulu ada),yeni adıyla Alibey...Rüzgarla Kaz dağlarından gelen mis gibi çiçek kokusu arada...Yine tek tek gezilesi taş sokaklar,güzel evler...Karadeniz pastahanesinde sakızlı kurabiyeyle limonata...Eski değirmen,yeni Koç müzesinden Cunda manzarası....Tabii ki balık, akşam yemeğinde...Üstüne Taş kahvede sakızlı kahve ve akşam sahil boyunda sakızlı dondurma...


Yorgunluk sonra,sahiplerinin butik otele çevirdiği eski bir Rum evinde,taş duvarlar arasında klimasız serin bir gece..Sabaha Dilek hanımın güzel kahvaltısı ve istikamet Küçükkuyu...






Son durak Dedetepe çiftliği...Aslında hep yaklaşmak izlediğim ama ne kadar uzak olduğumu anladığım 'doğal yaşam'...Şehir içinde bildiğin köy hayatı,kütük evler...


Kaz dağlarının serinliğinde,zeytin ağaçları içinde,buzdolabı dahil hiçbir elektrikli eşyanın olmadığı bir yerde...Biz eşyanın insana hizmet ettiğini sanıyoruz,ne gaflet,insan eşyanın hizmetçisi..İhtiyacın olan bir çatı bir yatakmış oysa ki...Gayet de güzel yaşanıyormuş,unutturmuşlar bize...Kahvaltıda tadını unuttuğumuz gerçek zeytin,ekmek üstü taş sıkım zeytinyağı salça,akşama bir zeytinyağlı bir karpuz..





Buradaki çocuklar,benim ayakkabıyla yürüyemediğim dikenli,engebeli yollarda koşturan,terleyince nehirde serinleyen,atıştırmalık diye dallardan kopardıklarını,zeytinyağına bandıkları köy ekmeğini yiyen,toprakla,kırılmış dallarla,kumla suyla doyasıya oynayan korkusuz çocuklar..Malesef apartman hayatında yaşayan hiçbir çocuğun sahip olamayacağı bir özgürlük..Aktivite olsun diye parka götürülen,evin önündeki bahçeye çıkarılan,şişme havuzlarda suya doymaya çalışan bizim çocuklardan çok farklılar,çok şanslılar...Tüm bu güzellikler içinde sahiplerinin çacukları için açtığı şirin mi şirin bir Montessori sınıfı,önünde kocaman kum havuzu,içinde işine aşık bir eğitmen;Zeliha hanım,aldığı, emek harcayıp yaptığı materyaller..Tatlı ve içten evsahipleri Tamahine ve Erkan...Ve orada benim sadece Nilüfer olarak tanıdığım ve sevdiğim,tüm bilgisi,donanımına rağmen mütevazilikten hiç 'ben buyum' deme ihtiyacı duymayan güzel insan...





Tüm bu güzelliklerin üzerine,bu ortama çok da yakışan bir Montessori semineri...Zuhal hn.,Zeliha hn ve Eylem hn., 'işine gönül verme'nin en güzel örnekleri...Çocuklarla uygulamalarını seyrettikçe bir kere daha hayran oldum bu sisteme ve henüz Montessori'nin M.sini bile bilmediğimi farkettim..Güzel şeyler paylaştık,güzel şeyler öğrendim...Çiftlikte de beraber olduğumuz Zuhal hanımın sohbetine doyamadım...Karşılıksız vermeye,bildiklerini aktarmaya bu kadar isteklilik,ancak çook eski öğretmenlerde gördüğüm bir heves,'öğretme hevesi'...Hiç karşılıksız bu kadar anlatmasının üzerine bir de 'aklına ne takılırsa,ne sormak istersen,hemen' diye kapısını sonuna kadar açması...İyi ki gittim,iyi ki tanıdım...





İyi geldi,hem Ece kıza,hem annesiyle babasına...

4 yorum:

Sen Gelince dedi ki...

Oh yarasın:) Bu arada o anne kapısı var ya... Nasıl başkadır öyle:)

Adsız dedi ki...

Esra Ank.ya geldin demek,nasıl isterdim görüşmeyi şu güzeller güzelini bir de yakından sevmeyi...Daha çok gelecek gibi gözüküyosun nasılsa,bir gelişinde mutlaka:)
Bahar

mine dedi ki...

bizde sarımsaklıdaydık.tesadüfe bak..

Unknown dedi ki...

Merhabalar,

Ece ile yaşadıklarınızı bloğunuzda paylaşıyor olmanız pek çok anne için yol gösterici. Ben de size bebeğinizin banyosu için faydalı bilgileri bulabileceğiniz bir site önermek istiyorum. www.ilkbanyokeyfi.com adresinde, bebeğinize banyo yaptırırken nelere dikkat etmeniz gerektiğinden, doğru su sıcaklık ayarına, bebekler için banyonun öneminden, banyo için gerekli malzemelere kadar bir çok önemli bilgiyi bulabilirsiniz.

Ayrıca siteyi ziyaret ettiğinizde bebeğinizin ilk banyo keyfi resimlerini yükleyip diğer katılımcılar ile paylaşabiliyorsunuz ve GROHE termostatik batarya almak için de hemen %15 indirim çeki alabiliyorsunuz. Bebeğinizi sağlık ve mutlulukla büyütmeniz dileği ile…

Sevgiler…