10 Haziran 2010 Perşembe

Kaydediyorum...

Buralarda bir bloğum olacaktı ve yazma isteğim...Bloğumu buluyorum da arada, öbürü nerelerde onu bilemiyorum..O büyüyor ben yazamıyorum,o geziyor,o ilklerini yaşıyor ben yazamıyorum..Evet elimde fotoğrafları var ama ben fotoğraftan ötesini hatırlamak istiyorum..Olan klavyeye değmeden her gece akıldan yazılan postlara,kaydedilememiş ilklere oluyor,üzülüyorum..O zaman kaydediyorum...

İlk çocuk müzikalindeki heyecanını..Evdekilere anlatışını, 'anne bidaa dottoro (tiyatro) diye her gün en az üç kere yalvarışını..Yumurtlayan tavukları gören kızımın oturup oturup (sırf biz ilk söyleyişine çok güldük diye) 'anne benim popomdan da gaga (yumurta) çıktı (mı)?' diye günde bilmem kaç kere soruşunu...



Öksürüğü ve burnunun durmayan sümüğüyle gittiği Beykoz korusunda mutluluk sarhoşu oluşunu 'hem annem hem babam hem ben nanımda' diye anlatmasını...Korunun parkında sallanırken uyuyakalıp birden gözünü açıverince 'anne biz eve ditmedik (mi) daha??' diye sormasını..




İlk müze ziyaretini..Oyuncak Müzesini...Elleyemeyince oyuncaklara sadece tek katıyla yetindiğini,üst katlara çıkmak istemeyişini...Müzenin kafesine inip ayran satılmayan bir yerde ille de ayran arattırıp,iki koca bardağı mideye indirişini...



Ve tabii ki ilk dondurmasını...Nasıl yiyeceğini bilemeyip,dilini değdirip değdirip çekmesini..Önce 'anne bu biğaz soğukkk' diye itiraz ettiği dondurmanın dibini kısa bir sürede görüp ikincisini isteyişini...



Bu ara yine nasıl yapış yapış anneci olduğunu,gün içinde en çok tekrar ettiği cümlenin 'anne beni al' olduğunu...

Ve kısacık ömründe ilk defa bu ay içinde bulunduğu umumi tuvaletlerde kendisi işini görürken,diğerlerinde işini gören herkesin icraatlarıyla ilgili 'anne bak teyze pırt daptı,tis daptı,kaka daptı' diye diye rapor verişini ve bunu yapmaması gerektiğini nasıl anlatacağımı bilemeyişimi...

Büyüme sancılarını,ah büyüme sancılarını...Bu ay yaptığı herşeyle, daha çok 'ben varım artık,benim tercihlerim var,anlıyor musun?' diye vurgulamasını...Yok,'herşeyi ben kendim yapacağım'a diyeceğimiz yok..Yapabileceği herşeyi zaten kendisinin yapmasına izin veriyoruz,bir dakikalık iş yarım saate çıksa da ok. burada problem yok...Tamam artık kendi tercihleri var,istediğimizi değil istediğini giyecek,hatta bazen 'cıpbak' duracak,istemiyorsa sen ne kadar en bi organiğinden şeylerle uğraşıp didinip yaptıysan yap yemeyecek ve sen zevk alabilirisn ama o orada olmaktan zevk almıyorsa orada durmayacak,tamamdır...Ama ben bazı günler herşeyi ama herşeyi,bir bardak suyu bile ağlayarak/mızırdanarak istemesine de-li-riyorum!!!Yani deliriyorum da deliremiyorum,yutkunuyorum,yutkunuyorum,yutkunuyorum ve patlayadabiliyorum...Örnek mesela: Uyuyacak hatun,uykusu gelmiş...
-Anne kipat okuuuu..
-Tamam annem getir kitabını...
-Bunu oku anne kiğpiii okuuu..
-Güneşli,güzel bir gündü,küçük kirpi kestane ağacının altında
-Yaaaaaaaaaaaaaaaaa baska kipat okuuuuuuuuuuuuu (en cadı tonuyla)
-Hangisini annem? (pek sabırla)
-Bu'nu;Dottorda (Doktorda)'yı okuuuuuu..
-Bir gün Elif kötü bir öksürükle ve Ali de kol ağrısıyla uyandı...
-Yaaaaaaaaaaaaaaaaa baska okuuuuuuuuuuuu..
-Tamam hangisini okuyalım? (az sabırla)
-Baska okuuuuuuu..üüüüü baska...
-Ama hangisi annem??Yavru Köpek'i okuyalım mı? (sabrı taşacak ramak var)
-ıı-ıııhh okumaaaaaaaaaaaaa..üüüüü...
-Uyuyalım o zaman? (taştı,tutmak için son çırpınışlar)
-ıı-ıııhhhh uyumaaaaaaaaaaa..üüüüü..
-Tamam hadi kalk oynayalım o zaman....(yutkun,yutkun,yutkun)
-ııı--ııııııhhh ben datttt,uyuuuu..üüüüüüüüüü..
-eeeeeeeeeeeehhhhhhhhhhh yat o zaman Ece,kapa gözünü,çabuk uyu bakiyim (acı son)


Yok öyle kendini yerlere atma,vurma,itme durumlarına gelmedik hiç (ısırayım dilimi)ama bu kadarcığı bile sinirlendirebiliyor beni..Krize dönüştürmemek için bol bol yutkunuyorum ama her an,her yerde aynı sukunette kalabilmek ne zormuş..Annenin bir değişik imtihanı da bu galiba..Mantıken büyüdüğünü kabul edebiliyorsun da duygusal olarak buna alışması zaman alıyor demek ki..O henüz anlamlandıramadığı duygularını kontrol etmeye çalışırken sen de buna alışmaya çalışıyosun..Hasarsız,sağ salim atlatmayı diliyoruz belki de daha başında olduğumuz bu süreci...




Ha bir de kaydediyordum ya,bu ay çok güzel cümleler kurduğunu ama benim duymaya doyamadıklarımın hala yarım yamalak söylediği kelimeler olduğunu...Abalee (araba),yeğğğdesinnn (nerdesin),pipida (pijama),Şeşe (Neşe),mindiklet (bisiklet),elim dıkı (elimi yıka),cıpbak (çıplak) ve daha aklıma gelmeyen birsürü kelimeyi yanlış söylerken çok çok tatlı olduğunu:)

Ben bunları hatırlamak istiyorum bu zamana ait,oldu mu?Oldu.

8 yorum:

Arzu dedi ki...

Esra ne güzel anlatmışsın yine,tuvalet olayına koptum ben:))
Ve o son fotodaki bakışını yerim yerim...maşallah:))

zühra dedi ki...

çok şeker. Allah sağlık ve uzun ömürler versin...

Adsız dedi ki...

süper:) maşallah güzel kızınıza...en çokta ne ilgimi çekti biliyor musunuz? yumurtaya "gaga" demesi, bizde de yumurta ve diş fırçası "gaga" acaba ufaklıkların kendi dili mi var? bu arada oğlum çınar 20 aylık...sevgiler

Sen Gelince dedi ki...

Nasıl keyifle okudum Esra biliyor musun... Bence adah çok yazmalısın... O kaybettiğin şeyi bir an evvel bulmalısın:) Bulmak derken bu yazıda çok şey buldum kendimizden:)

mesecina dedi ki...

yerim ben onun dondurmalı ağzını... Maşallah Ececiğe, Allah nazarlardan saklasın. çok tatlı çoook!

Güneş Akay dedi ki...

keyifle okudum ve a ben bunu yazmadım dedim, bende yazmayalı uzun olmuştu yazdım ama atladıklarım çok olmuş :)

sule_bilge dedi ki...

dur senden okuyayım da bana da bulaşsın o iştiyak :d
o tatlı kelimeleri bir süre daha kalsa böyle keşke ama çabucak düzeltiyolar,doyamıyoruz.

Sermin dedi ki...

insan yazdıkça istek zamanla geliyor. bir ara kayboluyor sonra sen kopuyorsun o iyice gidiyor. sonra bir geyret başlıyorsun gerisi geliyor. nasıl büyümüş ece. maşallah pek güzel anneciği.
koroya yazdırdın mı yoksa izlemeye mi gittiniz?

10 Haziran 2010 Perşembe

Kaydediyorum...

Buralarda bir bloğum olacaktı ve yazma isteğim...Bloğumu buluyorum da arada, öbürü nerelerde onu bilemiyorum..O büyüyor ben yazamıyorum,o geziyor,o ilklerini yaşıyor ben yazamıyorum..Evet elimde fotoğrafları var ama ben fotoğraftan ötesini hatırlamak istiyorum..Olan klavyeye değmeden her gece akıldan yazılan postlara,kaydedilememiş ilklere oluyor,üzülüyorum..O zaman kaydediyorum...

İlk çocuk müzikalindeki heyecanını..Evdekilere anlatışını, 'anne bidaa dottoro (tiyatro) diye her gün en az üç kere yalvarışını..Yumurtlayan tavukları gören kızımın oturup oturup (sırf biz ilk söyleyişine çok güldük diye) 'anne benim popomdan da gaga (yumurta) çıktı (mı)?' diye günde bilmem kaç kere soruşunu...



Öksürüğü ve burnunun durmayan sümüğüyle gittiği Beykoz korusunda mutluluk sarhoşu oluşunu 'hem annem hem babam hem ben nanımda' diye anlatmasını...Korunun parkında sallanırken uyuyakalıp birden gözünü açıverince 'anne biz eve ditmedik (mi) daha??' diye sormasını..




İlk müze ziyaretini..Oyuncak Müzesini...Elleyemeyince oyuncaklara sadece tek katıyla yetindiğini,üst katlara çıkmak istemeyişini...Müzenin kafesine inip ayran satılmayan bir yerde ille de ayran arattırıp,iki koca bardağı mideye indirişini...



Ve tabii ki ilk dondurmasını...Nasıl yiyeceğini bilemeyip,dilini değdirip değdirip çekmesini..Önce 'anne bu biğaz soğukkk' diye itiraz ettiği dondurmanın dibini kısa bir sürede görüp ikincisini isteyişini...



Bu ara yine nasıl yapış yapış anneci olduğunu,gün içinde en çok tekrar ettiği cümlenin 'anne beni al' olduğunu...

Ve kısacık ömründe ilk defa bu ay içinde bulunduğu umumi tuvaletlerde kendisi işini görürken,diğerlerinde işini gören herkesin icraatlarıyla ilgili 'anne bak teyze pırt daptı,tis daptı,kaka daptı' diye diye rapor verişini ve bunu yapmaması gerektiğini nasıl anlatacağımı bilemeyişimi...

Büyüme sancılarını,ah büyüme sancılarını...Bu ay yaptığı herşeyle, daha çok 'ben varım artık,benim tercihlerim var,anlıyor musun?' diye vurgulamasını...Yok,'herşeyi ben kendim yapacağım'a diyeceğimiz yok..Yapabileceği herşeyi zaten kendisinin yapmasına izin veriyoruz,bir dakikalık iş yarım saate çıksa da ok. burada problem yok...Tamam artık kendi tercihleri var,istediğimizi değil istediğini giyecek,hatta bazen 'cıpbak' duracak,istemiyorsa sen ne kadar en bi organiğinden şeylerle uğraşıp didinip yaptıysan yap yemeyecek ve sen zevk alabilirisn ama o orada olmaktan zevk almıyorsa orada durmayacak,tamamdır...Ama ben bazı günler herşeyi ama herşeyi,bir bardak suyu bile ağlayarak/mızırdanarak istemesine de-li-riyorum!!!Yani deliriyorum da deliremiyorum,yutkunuyorum,yutkunuyorum,yutkunuyorum ve patlayadabiliyorum...Örnek mesela: Uyuyacak hatun,uykusu gelmiş...
-Anne kipat okuuuu..
-Tamam annem getir kitabını...
-Bunu oku anne kiğpiii okuuu..
-Güneşli,güzel bir gündü,küçük kirpi kestane ağacının altında
-Yaaaaaaaaaaaaaaaaa baska kipat okuuuuuuuuuuuuu (en cadı tonuyla)
-Hangisini annem? (pek sabırla)
-Bu'nu;Dottorda (Doktorda)'yı okuuuuuu..
-Bir gün Elif kötü bir öksürükle ve Ali de kol ağrısıyla uyandı...
-Yaaaaaaaaaaaaaaaaa baska okuuuuuuuuuuuu..
-Tamam hangisini okuyalım? (az sabırla)
-Baska okuuuuuuu..üüüüü baska...
-Ama hangisi annem??Yavru Köpek'i okuyalım mı? (sabrı taşacak ramak var)
-ıı-ıııhh okumaaaaaaaaaaaaa..üüüüü...
-Uyuyalım o zaman? (taştı,tutmak için son çırpınışlar)
-ıı-ıııhhhh uyumaaaaaaaaaaa..üüüüü..
-Tamam hadi kalk oynayalım o zaman....(yutkun,yutkun,yutkun)
-ııı--ııııııhhh ben datttt,uyuuuu..üüüüüüüüüü..
-eeeeeeeeeeeehhhhhhhhhhh yat o zaman Ece,kapa gözünü,çabuk uyu bakiyim (acı son)


Yok öyle kendini yerlere atma,vurma,itme durumlarına gelmedik hiç (ısırayım dilimi)ama bu kadarcığı bile sinirlendirebiliyor beni..Krize dönüştürmemek için bol bol yutkunuyorum ama her an,her yerde aynı sukunette kalabilmek ne zormuş..Annenin bir değişik imtihanı da bu galiba..Mantıken büyüdüğünü kabul edebiliyorsun da duygusal olarak buna alışması zaman alıyor demek ki..O henüz anlamlandıramadığı duygularını kontrol etmeye çalışırken sen de buna alışmaya çalışıyosun..Hasarsız,sağ salim atlatmayı diliyoruz belki de daha başında olduğumuz bu süreci...




Ha bir de kaydediyordum ya,bu ay çok güzel cümleler kurduğunu ama benim duymaya doyamadıklarımın hala yarım yamalak söylediği kelimeler olduğunu...Abalee (araba),yeğğğdesinnn (nerdesin),pipida (pijama),Şeşe (Neşe),mindiklet (bisiklet),elim dıkı (elimi yıka),cıpbak (çıplak) ve daha aklıma gelmeyen birsürü kelimeyi yanlış söylerken çok çok tatlı olduğunu:)

Ben bunları hatırlamak istiyorum bu zamana ait,oldu mu?Oldu.

8 yorum:

Arzu dedi ki...

Esra ne güzel anlatmışsın yine,tuvalet olayına koptum ben:))
Ve o son fotodaki bakışını yerim yerim...maşallah:))

zühra dedi ki...

çok şeker. Allah sağlık ve uzun ömürler versin...

Adsız dedi ki...

süper:) maşallah güzel kızınıza...en çokta ne ilgimi çekti biliyor musunuz? yumurtaya "gaga" demesi, bizde de yumurta ve diş fırçası "gaga" acaba ufaklıkların kendi dili mi var? bu arada oğlum çınar 20 aylık...sevgiler

Sen Gelince dedi ki...

Nasıl keyifle okudum Esra biliyor musun... Bence adah çok yazmalısın... O kaybettiğin şeyi bir an evvel bulmalısın:) Bulmak derken bu yazıda çok şey buldum kendimizden:)

mesecina dedi ki...

yerim ben onun dondurmalı ağzını... Maşallah Ececiğe, Allah nazarlardan saklasın. çok tatlı çoook!

Güneş Akay dedi ki...

keyifle okudum ve a ben bunu yazmadım dedim, bende yazmayalı uzun olmuştu yazdım ama atladıklarım çok olmuş :)

sule_bilge dedi ki...

dur senden okuyayım da bana da bulaşsın o iştiyak :d
o tatlı kelimeleri bir süre daha kalsa böyle keşke ama çabucak düzeltiyolar,doyamıyoruz.

Sermin dedi ki...

insan yazdıkça istek zamanla geliyor. bir ara kayboluyor sonra sen kopuyorsun o iyice gidiyor. sonra bir geyret başlıyorsun gerisi geliyor. nasıl büyümüş ece. maşallah pek güzel anneciği.
koroya yazdırdın mı yoksa izlemeye mi gittiniz?